26 Şubat 2011 Cumartesi

Bizi Futboldan Soğuttunuz...!!!

İkinci devrenin başından beri oynatmaya çalıştığı futbol ve futbolcuların mevkilerindeki seçimleriyle hep eleştirdik Hagi'yi. Kewell-Neill ikilisinin zamansızca milli takıma gidişi,Gökhanın sakatlığı nedeniyle Cana, İngiltere Premier Ligi'nde zaman zaman oynadığı stoper mevkisinde oynatılıyordu Hagi tarafından.. Neill'in milli takımdan izin yapmadan dönüşüyle herkes Cana'nın kendi mevkisi olan ön liberoda oynayacağını düşünürken Neil'in ön libero mevkisinde oynatıldığını, hatta Neillsiz Galatasaray'ın defansında Cana'nın fazla sırıtmadığını gördük.(Öyle zannetmişiz...) Hatta bir ya da iki maç göze hoş gelen bir şeyler izledik. Ardından Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nde Eskişehirspor'a karşı oynanan güzel futbolla acabamı, kabus sona mı erdi?  sorusu takıldı akıllarımıza. Fakat gördük ki devre arası transferinde çok uğraşılmasına rağmen bir türlü alınamayan ön libero mevkisindeki oyuncunun sıkıntısı çekiliyordu. Hagi'nin arayışı aslında bu nedenleydi. Sabri'yi, bitmek bilmeyen enerjisi, yaptığı pres, defansif özellikleri ve hücuma olan katkısı nedeniyle orta sahada oynatmayı deniyordu. Son günlerde spor yazarları arasında çok moda olan ''Oyunun her iki yönünü de oynayabilen, total futbolun gereklerini yapan'' bir oyuncuydu Hagi'ye göre Sabri... Ama ''Sabri sağ bekten alındığında yerine oynatılacak oyuncu acaba o bölge için yeterli miydi?'' sorusunu hiç kimse kendisine sormadı. O mevkide başarıyla oynayabilen Neill bugüne kadar Ali Turan'ın takımı katlettiği dönemde bile oynatılmamıştı,üstelik sakattı. Elde kalan tek oyuncu Serkan Kurtuluş'tu. Evet... Serkan'ın bombası da en sonunda S.O.S vereee veree İBB maçının ikinci yarısında patladı. İBB'nin ilk golü, Galatasaray'ın sağ kanadına atılan toplara Serkan'ın geç hamle yapması ve adamını kaçırması sonucu geldi. Maçın başından beri rüzgarın avantajını kullanma adına tek bir adım atan, onunla da golü bulan Galatasaray,futboldan anlayan anlamayan herkesi ikinci yarı için tedirgin ediyordu.Sonunda olan oldu. İkinci devreyle birlikte rüzgar avantajını da arkasına alan İBB şut çekiyor, Serkan'ın kanadına devamlı top atarak Gökhan Gönül'ü topla buluşturmaya çalışıyordu.Abdullah Avcı ve öğrencileri taktiklerinde başarılı oldular. Buna karşın Galatasaray'lı futbolcular ve Hagi ne yaptı? Koca bir hiç... Maçın ve bu senenin genel özeti bir taraftar gözüyle şu şekildeydi...

Yenil ama çaba sarf et,koş,mücadele et. Hadi futbolculara alıştık.Ellerinden geleni yapmadılar ama Hagi neden bir şeyler yapmıyor? 1-1'den sonra maça asılmamızı sağlayacak adamları sahadan alıyor.Ben teknik direktör falan değilim ama maçı izlerken Serkan beni çıkar diye bas bas bağırıyordu. Ben görüyorum bunu ama Hagi göremiyor. Halbuki yapılacak hamleler çok basitti.
  1. Serkan'ı çıkar, Sabriyi sağ beke al,
  2. Pino'yu al ve sol açığa koy,
  3. Yekta'yı al M.Sarp'ı çıkar..
  4. Galatasaray'da ekol halini alan 4-4-2 ye dön, Stancu Baros çift forvet oynat şu takımı..
Yinede olmuyorsa bir şeyler yaptım, ikinci,üçüncü planımı devreye soktum,çabaladım ama yine olmadı dersin. Anlından öperiz o zaman seni Bay Hagi.. Ama hem bir şey yapmayacaksın, hem sırf komplekslerin uğruna Misimoviç'i oynatmayacaksın, Elano gibi bir değeri kullanamayacaksın,hemde zaman lazım diyerek takımı korkak oynatarak en büyük benim nidalarıyla bizleri YÜCE GALATASARAY TARAFTARINI uyutmaya çalışacaksın. Tribünlerden yükselen MİSİMOVİİÇ MİSİMOVİİÇ OLEY OLEY OLEEEYY -  çığlıklarına hak vermemek ve katılmamak elde değil. Bu olayda sadece Hagi'mi suçlu diye soracak olan renktaşlarım olacaktır bu yazıyı okuduktan sonra. Zaten balık baştan kokmuş. Her şey ortada.. 11 mağlubiyetle tarihinin en kötü sezonunu yaşatan bu yönetimle rezil olmuşken, birde üstüne ''Yönetim tek suçludur.'' edebiyatını yaparak bu konuyla ilgili yorum yapmak yersiz ve boş diye düşünüyorum. Yönetimin her hatasına rağmen Hagi takımın başındaysa eğer elinden gelenin en iyisini bu takıma vermek zorundadır. Karpatların Maradonası lakabı futbolculuk yıllarıyla birlikte sona ermiştir ve Galatasaray taraftarının başarısızlığa artık tahammülü kalmamıştır.

UNUTMA HAGİ HERKES GİDER BİZ KALIRIZ. BİZ GALATASARAYLIYIZ..



24 Şubat 2011 Perşembe

Memleket Özlemi, İstanbul ve Ben...!!!

İstanbul'da doğdum ama aslen Kars'lıyım. Doğunun güzel şehri Kars... Havası,suyu,insanları,misafir perverliği ve lapa lapa yağan karıyla Kars... 1996 yılında ayrıldığım memleketime olan özlemim hiç dinmedi. Yaşanmışlıklar,arkadaşlıklar,okul anılarımız,okul kırmalarımız,gizli gizli :) yakalanma korkusuyla içtiğimiz sigaralar... Ama artık eskisi gibi değil Kars. Köyden şehre olarak nitelendirilen göçten nasibini almış ve simalar artık tanıdık değil. Gittiğinizde en fazla 10 gün kalabiliyosunuz bütün özleminize rağmen. Sonrası sıkıyo. Çünkü İstanbul bambaşka. Trafiği ve kalabalıklığı çekiyor sizi ve hapsediyor benliğine. Denizi ayrı bir güzellik tabi. Hele hele Kadıköy,Moda ve adından ne kadar hoşlanmasamda Fenerbahçe çok başka. Zaman geçirmek,dinlenmek için sahil boyunda martıların arkadaşlığında yürümek,denizin kokusunu duymak yetiyo insana. Alıp götürüyo başka diyarlara adeta... Amaa herşey bir yana Galatasaray'ım bir yana. İstanbul'u en çok sevmemdeki nedenlerden biriside Galatasaray'la yaşamak. Bu bir tutku haline dönüştü bende. Fanatiklik bu belki bazen holiganizm,aşk... Adına ne derseniz deyin Galatasaray bambaşka. Bu bloğu açmamdaki nedenlerden bir taneside kendim ve Galatasaray'ımla ilgili düşüncelerimi, yüreğimdekileri paylaşabilmek.